29 Ekim 2020 Perşembe

Kaptan Venüs 09 / Ölüm Bataklığı

Mecburiyetten verdiğimiz 2 günlük aranın ardından yine karşınızdayız. Hem de ülkenin en güzel günlerinden birinde. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda… Hepinizin, herkesin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun! Mustafa Kemal’in armağanı sayılan bu tarihi daha nice seneler kutlayabilmek ümidiyle yeni bir Cumhuriyet yılına daha girmiş bulunmaktayız. Nedense her 28 ekim tarihinde aklımıza aynı cümle takılıp duruyor yıllarıdır. Cümlenin doğallığından ya da samimiyetinden midir, verdiği coşkudan mıdır bilinmez  her yıl gelip aynı yere odaklanıyoruz: “Efendiler, yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz!” Büyük gurur ve coşku kaynağı olan bu cümlenin etkisini daha tam kavrayamamışken de ertesi gün Cumhuriyet Bayramını kutlamak, istemenin ve başarmanın çok eski zamanlardan beri garip sözcükler olduğunu bize bir kez daha hatırlatıyor. İsterseniz yaparsınız

Ölüm Bataklığı

İstersek yaparız mantığıyla çıktığımız dijital çizgi roman arşivi oluşturabilme yolunda yeni bir adımla daha buradayız. Bugünkü konuğumuz yine o efsane güzelliğiyle Kaptan Venüs. Kaybolan arkadaşı Lyra’yı garip bir gezegen olan Zarko’nun harabeleri arasında bulan Kaptan Venüs, gezegende yaşanmış nükleer savaşın ardından hayatta kalan tek kişi olan Zorg ile bazı mücadelelere girer. Zira Zorg Lyra’yı bir nevi esir almıştır ve onunla birlikte yaşamaktadır.

Bir nevi diyoruz çünkü işin ucu biraz açıktı hatırlarsanız bir önceki maceradan. Maceranın devamı olan bu sayıda da konu yine Zarko gezegeninde devam ediyor. Lyra ve Zorg arasındaki ilişkiyi kabullenen Venüs, onlar hakkında kimseye bilgi vermeyeceğini, Zorg’un bulunmaması için elinden geleni yapacağını Lyra ile konuşarak gezegenden ayrılmaya karar veriyor.

Fakat işler umduğu gibi gitmiyor. Çünkü uzay gemisi çalışamaz, telsiz de kırılmış durumda. Kaptan Venüs bir şekilde uzay gemisinin sinyalinin ya da yerinin arkadaşları tarafından bulunacağı ümidiyle bir süre daha Zarko’da kalmaya karar verir ve hep olduğu gibi yine başına olmadık işler gelir. Bir bataklığa saplanır, çıkmak için uğraştıkça daha da batmaya başlar ama neyse ki yeni müttefiki Zorg onu oradan kurtarır. 

Hikaye bu noktadan sonra biraz daha devam edip bitiyor ve yeni serüven başlıyor. Neyse…

Boş durmayın, okuyun!



26 Ekim 2020 Pazartesi

Diabolik 10 / Lanetli Yakutlar

Günaydın Gazetesi sayesinde çizgi roman arşivimize giren Diabolik’in 10. Sayısıyla karşınızdayız. Bu bir tarafıyla diğer tarafıyla da kötü bir haber aslında. Çünkü gazetenin eki olarak verilen seri sadece 14 sayı yayınlanmıştı. Biz de bu sayıyla birlikte serinin sonuna biraz daha yaklaşmış oluyoruz. Gelecek bize Diabolik hakkında tam olarak neler gösterecek bilmiyoruz ama yayınlanmış Türkçe maceraların sayısının artması için elimizden geleni yapacağımız konusunda kendimize olan inancımız tam! Gerçi bu lafı da her yeni sayının tanıtımında ediyoruz neredeyse ve hala yeni bir hareket yok gibi görünüyor. Fakat bu konuda çalışmalarımız ciddi şekilde devam ediyor. En kısa sürede sonuçları görmeye başlayacağımızı umuyoruz.

Lanetli Yakutlar

Yeni hikayemiz Doğu’da bir yerlerde olan Valpur şehri (öyle bir şehir yok tabi ki, boşuna Google araması yapmayın!) havalimanında başlıyor. Kılık değiştirmiş şekilde uçaktan inen Diabolik ve Eva bu kez “Lanetli Yakutlar” olarak bilinen hazinenin peşindeler. Çalma niyetiyle elbette. 

Yakutlar lanetli olunca doğal olarak da Diabolik ve Eva’nın başına geleceklerin, ortaya çıkacak olan aksiliklerin büyüklüğünü varın siz tahmin edin. Ama kahramanımızın her tür saçma soruna karşı mantıklı bir çözümü oluyor ya da doğaçlama olarak çözüm geliştirebiliyor. Zaten bu yüzden de ona suç dehası demiyor muyuz?

İlk yayınladığı günden bu yana 60 yıla yakın bir süre geçen Diabolik daha önceleri de söz ettiğimiz gibi yoluna hala devam ediyor. Aylık tek sayı olarak İtalya’da yayınlanan seri ne zaman ya da nasıl bitecek diye endişelenmeyin zira belli ki daha çok uzun yıllar devam edecek. 

Yeri gelmişken, beğendiğiniz, bulamadığınız, okumak istediğiniz eski, yeni çizgi romanları bizimle yandaki iletişim kutusundan ya da çizgi romanların altındaki yorum kısmından paylaşabilirsiniz. Elimizden geleni ardımıza koymayız, bulmak için ne gerekiyorsa yaparız. Hatta belki elimizde bile olabilirler. Sıralamada gerilerde iseler bir güzellik yapıp öne de alırız. Yeter ki çizgi roman severler mutlu olsun. Bu tip mutluluklar bizim de en az o kadar mutlu olmamızı sağlıyor. Neyse…

Boş durmayın, okuyun!



25 Ekim 2020 Pazar

Zembla 006 - Gizli Belge

Sorunlarını çözdükten sonra Zembla ile uğraşmak, eski sayıları toparlamak, kötü durumda olanları mümkün olduğunca temizleyip daha iyi bir okuma yapılacak hale getirmek için uğraşmak bize daha fazl şevk vermeye başladı. Çocukluğumuzdan beri sevdiğimiz kahramanlardan olan Zembla’ya bu tür bir saygı duruşu kendimizi daha iyi hissetmemiz adına yapmamız gereken bir şeydi ve yaptık, yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz gibi görünüyor. Daha önceden iyi niyetle ama çok da kaliteli olmayan şekillerde paylaşılan Zembla maceralarını elimizden geldiğince yeniden tarayarak, tarama ihtimalimiz olmayanların taranmışlarını alıp düzenleyerek, düzelterek Zembla arşiv çalışmasını devam ettiriyoruz. Bazen 48 sayfalık bir sayının düzeltmeleri yaklaşık 3-4 gün sürebiliyor. O nedenle de paylaşımlar şimdilik gecikmiyor, belirli bir düzende gidiyor olsa da elbette tökezleyeceğimiz, eksik ya da yavaş kalacağımız zamanlar mutlaka olacaktır. O zamanların hiç gelmemesi ya da illa gelecekse de çok uzun zaman sonra gelmesi üzerine olan umudumuzu içimizde her daim taşıyoruz. 

Gizli Belge

Türkçe’de yayınlanan haliyle orijinal kapağın iyi durumda bir versiyonunu bulamadığımız için biz de mecburen ve göreceli olarak daha iyi olan orijinal baskı Zembla kapağını kullandık bu sayıda. Hatta ilerideki bazı sayılarda da kullanacağımız kesinleşmiş gibi. Tabi arada eski kapakların düzgün hallerini bulamazsak…

Kahramanımızın bu macerası “güneşte kavrulan Afrika kırının ortasında” başlıyor. Ciple kaçmakta olan adamın peşine takılan uçaktan makineli tüfekle ateş açılıyor ve vurulan cipin lastiği aracın takla atmasını sağlıyor. Adam da kaçmaya çalışırken bacağından vuruluyor. Ormana girdiğinde ise bir Afrika yerlisiyle karşılaşıyor ve yerli tam tamla bir yerlere haber veriyor.

Bütün bu gidişatın sonunda olaya kahramanımız Zembla ve Rasmus da dahil oluyorlar. Heyecanlı, bol aksiyonlu, tam anlamıyla “vurdulu kırdılı” bir macera bizi bekliyor yani. Zembla’nın gücü yanında zekasını sık sık kullandığı macerada kötü adam Dölane (De Lane olsa gerek) Zembla’yı alt etmek için çok fazla uğraşsa da Ormanlar Kralı’nın hayvan dostları defalarca onu koruyup kolluyorlar. Eğlenceli ve keyifle okuyacağınız yeni bir Zembla macerası. Neyse…

Boş durmayın, okuyun!

24 Ekim 2020 Cumartesi

Kaptan Venüs 08 / Venüs'ün Son Kozu

Dijital çizgi roman arşivi her geçen gün artıyor, büyüyor, gelişiyor. Zamanla yapacağımız atılımlarla ki bundan sık sık bahsediyoruz, daha da fazla genişlemesini sağlamak amacında ve niyetindeyiz. Westernlerden bilim kurgulara, fantastiklerden korkulara, değişik olanlardan daha da değişik olanlara kadar pek çok yayını listemize aldık, aldık ama nasıl altından kalkacağımızın derdine de düşmüyor değiliz arada. Malum, başta ikiye ayırmıştık; eskileri yeniden, hiç yayınlanmamışları çevirip ilk kez yayınlamayı planlıyoruz diye de belirtmiştik. Bakalım sonumuz ne olacak!? Çünkü gerçekten zor ve uzun süren bir iş. Vakit bulduğumuz her an çeviriye ya da eskileri toparlamaya odaklanıp yeni sayıları çıkarmaya çabalıyoruz. Bizi zorlasa da çıkan sonuçları gördükçe şevkimiz daha da artıyor. Başarılı bir şekilde uzunca bir süre yol almayı umut ediyoruz. Bakalım, hepsini zaman gösterecek!

Venüs’ün Son Kozu

Bir önceki sayının ortasından hemen sonra Kaptan Venüs yeni macerasına atılmıştı malumunuz üzere. Zarko’nun Son Adamı isimli bu macera “devam edecek” mantığıyla bu sayıya da aktarılmıştı. Serüvende, Venüs kaybolan arkadaşı Lyra’yı bulmak için Zarko gezegeninin altını üstüne getirirken görünüşü garip, tuhaf, korkutucu ve belki biraz da iğrenç olan bir yaratığın saldırısına uğramıştı.

Yaratık diyoruz da öyle Ridley Scott’ın Alien’ına benzeyen bir yaratık değil elbette. Bu fena halde akıllı ve konuşkan. Tuzak kurmayı, plan yapmayı, manipüle etmeyi filan hepsini biliyor. Kaptan Venüs’ün işi oldukça zor yani bu macerada da. Bu sayıda da çizimlerdeki cüretkarlık seviyesinin oldukça fazla göründüğü belirtelim. Hatta bu sayıda o fazlanın bile 2 kat fazlası var çünkü bu kez Kaptan Venüs’ün yanında arkadaşı Lyra da bulunuyor.

Venüs, Lyra’yı bulmak ve Zorg isimli yaratığa karşı ayakta kalabilmek için elinden geleni ardına koymayacak, biz de keyifle bu sayıyı da okuyup bitireceğiz tabi ki.

Yeri falan gelmedi ama biz bir hatırlatma da yapalım. Kaptan Venüs’ün yayınlanmış 28 fasiküllük maceraları bulunuyor. Bu sayıyla birlikte 8’i devirmiş oluyoruz. Geriye kalıyor 20 sayı ki inanın onlar da çok çabuk gelip bitecektir. Neyse…

Boş durmayın, okuyun!



23 Ekim 2020 Cuma

Diabolik 09 / Ölüm Darbesi

Pandeminin bilmem kaçıncı gününe girdiği şu saatlerde can sıkıntılarımızı gizlemek adına ne yapacağımızı bilemez durumdayız. Dolar ve Euro’nun durumu tam tabiriyle “kaptırdı gidiyor”luk.Eh yapacak bir şey yoksa ya da kalmadı gibi görünüyorsa kafayı toplamak adına yapılabilecek en iyi şey kendini ve bilincini farklı bir yöne doğru yöneltmek ve perspektifini, bakış açını değiştirmek. Bunun en iyi yollarından biri de hiç şüphesiz çizgi romanlar. Diğerlerini saymaya gerek yok ama yeni eklenen bir maddeyi özellikle belirtelim.. Netflix. Lafını etmişken, eğer izlemediyseniz Netflix’de çok fazla çizgi roman uyarlaması film ve dizi bulunuyor. Marvel’dan Luke Cage, Jessica Jones, Iron Fist, Daredevil, Punisher, Defenders ve DC’den Arrow, Lucifer gibi karakterlere ait diziler gerçekten ilgiyle izlettiren iyi işlerden. Grafik roman uyarlaması filmler de üstüne cabası. Neyse çok fazla Netflix reklamına girmeyelim de önümüze bakalım.

Ölüm Darbesi

Kahramanımız ya da anti-kahramanımız Diabolik yine iş peşinde. Ama bu kez baltayı sağlam taşa vuruyor. Çünkü girmeye çalıştığı villanın daha bahçe demirlerini bile geçemiyor. Tabi bu başlangıçta başına gelen bir olay ama ileride de ciddi problemler yaşayacağının göstergesi.

Villanın sahibi Massimo Darsen’in, servet değerindeki aile mücevherlerini karısına hediye ettiğini duyan Diabolik her zamanki gibi mücevherları çalmak için harekete geçiyor ama bu konuda biraz zorlanacak gibi görünüyor.

Klasik dinlemeler ve kılık değiştirmelerle akan hikayede kahramanımız pek çok kez tongaya düşüyor ve aradığı, istediği mücevherlere bir türlü ulaşamıyor. Bu konuda Massimo Darsen’in takıntılı derecede güvenlik manyağı olmasının da payı büyük. Yine de bakalım Diabolik bütün engelleri ve çıkan ekstra sorunlarla birlikte ana sorunu çözebilecek mi? Bu sorunun cevabını hepimiz tahmin ediyoruz aslında.

Eskiden bir uzak doğulu bilgenin dediği gibi; “başladığın yer ve bitirdiğin yer önemli değil, önemli olan o sırada kat ettiğin mesafe…”

Sonbaharı neredeyse es geçerek direkt olarak kışa girecekmişiz izlenimi yaratan dengesiz havanın bize kattığı anlamsız depresif hali bir kenara bırakmanın kolay olmasa da yapılabilir olduğu ortada. Konu üzerinde çalışmalarımız sürüyor. Hem kendi hem de okur adına hemen her gün yayınladığımız çizgi romanlarla yaraya merhem olmasak da ağrıyı dindirebiliriz diye düşünüyoruz. Neyse…

Boş durmayın, okuyun!

22 Ekim 2020 Perşembe

Zembla 005 - Bo'ların Ülkesinde

Zorro’nun 9 sayılık Alfa Yayınları serüvenleri bitmişken, Diabolik ve Kaptan Venüs’ün yanına, yayınına kısa süre ara verdiğimiz Zembla’yı da ekleyelim dedik. Daha önce bahsettiğimiz, Zembla ile ilgili “bazı sorunlar” çözüldü ve biz de en hızlı şekilde Zembla’yı sizinle buluşturalım istedik. Yani evet Zembla geri döndü. Kaldığı yerden, daha heyecanlı, daha eğlenceli ve daha iyi maceralarıyla Zembla yine aramızda. Bu arada belirtelim, elimizdeki tüm versiyonlar kötü durumdaydı. Elimizden geldiğince düzeltmeye, düzenlemeye hatta çoğunlukla kurtarmaya çalıştık ve başardık gibi de görünüyor. Bir de bizde yayınlanan orijinal kapağı kurtarma şansımız pek olmadı. Zira baskılı hali de başkaları tarafından taranmış hali de gerçekten kötü durumdaydı. Alternatif olarak orijinal yayın sırasındaki kapağı kullanmayı tercih ettik. Yani bu Zembla sayısı bizdeki kapağıyla değil orijinal halindeki kapağıyla aramızda.

Bo’ların Ülkesinde

Serüven, nehir kıyısındaki Zembla’nın nehirde yaşlı timsah Tembo’dan kaçmaya çalışan bir kadını görmesiyle başlıyor. Tembo’ya bir ders vermek için suya atlayan Zembla, tahmin edeceğiniz üzere kadını kurtarıyor. Olaylar buradan sonra gelişmeye ve Zemblavari bir maceraya dönüşüyor.

Bo’ların Ülkesinde deyince sakın bir orman köyü filan hayal etmeyin. Olay bundan daha garip! Sürprizi bozmamak adına tabi ki ayrıntılara girmeyeceğiz ama Bo’ların ne olduğu, nasıl olduğu konusunda edeceğiniz tahminlerin çoğu, eğer bu macerayı daha önce okumadıysanız, boşa gidecektir.

Çizgi romanın en güzel dönemlerinde yayınlanmaya başlayan Zembla’nın artık aramızda olmayışı hepimizi gerçekten üzüyor. Yayınladığımız diğer kahramanımız Kaptan Venüs gibi. Gerçi bir aralar Zembla’nın yeni bir versiyonu kısa süreyle özel dizi olarak yayınlandı ama pek de doyurucu olmadı. Çünkü gerçekten çok kısaydı.

Ormanların Kralı olan kahramanımızla ilgili yapılabilecek yeni çalışmaların olduğu aya da olacağı konusundaki inancımızı her daim koruyoruz. Çünkü Zembla bizi her zaman şaşırtmayı, eğlendirmeyi, heyecanlandırmayı ve serüvenden serüvene sürüklemeyi başarmıştır.

Hiçbir şey olmasa bile belki ileride biz gaza geliriz de bu konuda bir şeyler yapar ya da yapılması için elimizden ne geliyorsa yapmaya çalışırız. Kendimizden de çizgi roman okurlarının tavrından da oldukça eminiz.

Boş durmayın, okuyun!

Kaptan Venüs 07 / Sevginin Alçakçası

Sıradan başlayan bir Perşembe gününde daha birlikteyiz. Hafta sonuna yaklaşırken haftanın yorgunluğu, havanın griliği, mevsimin gerginliği, pandeminin devam etmesi gibi bir dolu nedenden dolayı insanda ne keyif ne de istek kalıyor. Ama yine de hayat güzeldir mottosundan yola çıkarak ayakta kalmayı başarıyoruz. Hayatı güzelleştirmenin yollarından biri olan okumak ve daha özelde çizgi roman okumak üzerine edebileceğimiz çok fazla laf olmasına rağmen bu topa girip işi ukalalığa kadar vardırmayacağız. Maksat eğlenelim, hayatı daha çekilir kılalım, kafamızı dağıtalım sonuçta. Fikirlerin güzelliğinden hareketle konuyu en güzel çizgi roman karakterlerimizden biri olan Kaptan Venüs’e kadar getirmeyi başardık gibi görünüyor. Eh, bu Perşembe gününün çizgi romanı da anlaşıldığı üzere Kaptan Venüs.

Sevginin Alçakçası

Çok ilginç ve enteresan bir bölüm adına sahip olan macera, Taş Devrindeki Güzel macerasının devamı. Profesör Sinüs tarafından bilinci taş devrine “ışınlanan” Venüs, bedeninin bulunduğu masanın deprem sonucu devrilip bozulmasıyla taş devrinde bilincini yitirir. Bedeninin ameliyat edileceği sırada bilincinin yok olmaması için Kaptan Orion, Profesör Sinüs’e taş devrine ışınlanmak istediğini söyler.

Ama Kaptan Orion’un telepatik yetenekleri düşük düzeydedir ve Profesör’ün yardımcısı Kalo kendi telepatik yetenekleri daha yüksek seviyede olduğu için gitmeyi teklif eder. Doğal olarak Orion bu işe uyuz olur ama yapacak bir şeyi de yoktur. E bu kadar anlattıktan sonra konunun nasıl Sevginin Alçakçası’na varacağını az çok hepimiz anlamışızdır gibi geliyor.

Kadın bedeninin cüretkar çizimlerle anlatıldığı bir Venüs sayısıdır bu. Fakat cüretkar deyince de bir anda işi kadın bedeninin kullanılması vs gibi yerlere yöneltmemekte fayda var. Zira işin estetiği açısından gerekli bir durumsa yapılıyor işte. Günümüzde bütün erkek süper kahramanlar nasıl karizmatik, kaslı ve kudretli betimleniyorlarsa bu da ona benzer bir durum. 

Buna nereden ve neden girdik o da muamma. Aslında şu an için bir laf eden de olmadı. Ses etmeyelim de nazar değmesin. 

Unutmadan, paylaşım ya da yayın programına almamızı istediğiniz çizgi romanlar varsa bize yandaki panelden ya da yorum kısmına mesaj bırakarak ulaşabilirsiniz.

Boş durmayın, okuyun!



21 Ekim 2020 Çarşamba

Diabolik 08 / Beyaz Ölüm

Kahraman mı anti – kahraman mı, suç dehası mı, iyilik meleği mi… ne olduğu son derece muğlak bir karakter olan Diabolik’in 8. Sayısıyla yayındayız. İtalyan çizgi roman ekolünün önemli temsilcilerinden, Fumetti Neri’nin başlangıç noktası Diabolik ile olan maceralarımız devam ediyor. Elbette bunun için bize değil Günaydın Gazetesi’ne teşekkür etmeniz gerekiyor. Zira biz sadece onların yaptığını ayakta tutuyoruz gibi bir durumdayız. Zamanla daha iyi işler yapacağımıza olan inancımız da tam. Bunların başında da Diabolik çevirileri geliyor ki bundan daha önce de bahsetmiştik. Yine aynı konu içerisinde bu konuda ciddi şekilde desteğe ihtiyacımız olduğunu da söylemiştik. Burada tekrarlayalım istedik. 

Beyaz Ölüm

Yeni sayı gecenin bir vakti kumsalda başlıyor. 2 tehlikeli tip bir koyda kumsala çıkan teknedekileri izliyorlar. Belli ki işin sonunda cinayetin olduğu bir durumdalar. İşleri bitip Saylon’un yanına gittiklerinde meseleyi daha iyi anlıyoruz: 10 milyarlık beyaz.

Olaya her zaman olduğu gibi “dinleme” yaparak katılan Diabolik ve Eva ile birlikte konu gelişiyor. Çok fazla ölümün, kaçırılmanın ve şiddetin olduğu sayıda üstüne üstlük bir de “tımarhane”den kaçmış intikam peşinde bir kardeş karakteri de bulunuyor.

Klasik bir Diabolik hikayesi yani. Her tür karmaşaya yol açabilecek her türlü bileşen mevcut. Asıl soru kahramanımız bütün bunların üstesinden gelip sonunda Eva’yı öpebilecek mi? 

Sonunu tahmin etseniz bile okumaktan, izlemekten, incelemekten vazgeçemedeğimiz çizgi romanlar bizi daha da mutlu ediyor. Bu konuda da açıkçası Diabolik’ten daha iyisi yok. Bazen konunun nasıl gideceğini, gelişeceğini tahmin eder gibi olsak da sıklıkla karmakarışık hal alan durumlar içerisinde kalıyor hikayeler. Sonucu bilsek de anlatılanlar o kadar etkileyici oluyor ki bittiğinde insana, okura “vay be” dedirtebiliyor.

Sırtımızı dış dünyaya dönüp, elimize aldığımız ucuz, kalitesi düşük baskılı çizgi romanlarla hayata tutunmayı başardığımız o eski güzel günlerdeki gibi bir hissiyatı hala yaşatabiliyor olduğu için Diabolik’e ayrıca teşekkür etmek ve ona sırf bu yüzden minnettar olmak bizim için büyük bir borç. Sizi bilemeyiz, bu konuda ne düşünür, ne hissedersiniz ama bizdeki durum bu!

Boş durmayın, okuyun!



20 Ekim 2020 Salı

Zorro - Alfa Yayınları 09 / Cooper Kalesi

Ve işte o an geldi. Alfa Yayınları tarafından yayınlanmış 9 sayılık Zorro maceralarının sonundayız. Bu bizim açımızdan da bir ilk. Zira ilk kez baştan sona bir çizgi roman serisini tamamlamış oluyoruz. Bize verdiği zevk ve gurur ile birlikte çok fazla şekilde motivasyon kaynağı olduğu da oldukça açık. Daha fazlasını yapma isteğimizi fena halde körüklüyor bu durum. Herhangi bir aksilik olmadığı takdirde, tabi motivasyonumuzu da kaybetmezsek hem eskilerden hem de yenilerden diye tabir edebileceğimiz şekilde daha fazlasıyla burada olmayı umuyor ve planlıyoruz. Covid-19 pandemisinden kaynaklı olarak hepimizin pek çok planı suya düşmüş olsa da bulunduğumuz noktada buna devam edebileceğimizin sinyallerini her türlü alıyoruz.

Cooper Kalesi

Gelelim maskeli kahramanımız Zorro’nun bu son macerasına.  Copper Kalesi’ne gitmeye çalışan iki kovboyun, kaleye 2 saatlik mesafe kalmışken Kızılderililer tarafından saldırıya uğramalarıyla başlıyor hikaye. Hopi kabilesinin savaşçıları tarafından zor durumda bırakılan 2 kovboy kaçmayı başararak yakındaki sarp tepelere tırmanıyorlar ve orada da kahramanımız Zorro ile karşılaşıyorlar.

Zorro net bir şekilde “yukarıda olanlardan siz mi sorumlusunuz?” diyerek konuya giriyor. Ama kovboylar Zorro’nun dediğine şaşırıyorlar ve birlikte kontrol ettiklerinde Hopilerin neden çıldırmış bir şekilde kendilerine saldırdıklarını anlıyorlar.

Hikaye bu noktadan itibaren tam anlamıyla bir mücadele şovuna dönüşüyor. Kızılderililere karşı Zorro! Tadından yenmez, heyecanından okunmaz bir hale gelen enfes bir çizgi roman sayısı. Bu serinin böyle bir sonla bitmiş olması da ayrı bir güzellik.

Daha önce de sık sık yinelediğimiz gibi Zorro maceraları burada son bulmayacak. Eskilerden kalma birkaç Zorro serisi daha mevcut yayınlayabileceğimiz. Ama bir süre ara vermek de doğal bir zorunluluk oluyor bazen. Hem arayı hafiften soğutmak hem de üzerimizdeki iş yükünü hafifletmek adına yapmamız gereken bir şey bu.

Çünkü her işte olduğu gibi bu işin de en başında o kadar çabuk gaza geldik ki “onu yaparız, şunu yaparız, bunu da hallederiz” diyerek ne var ne yoksa daldık işin içine. Bu sebepledir ki Zorro yayınlarına kısa bir süre ara veriyoruz.

Boş durmayın, okuyun!



19 Ekim 2020 Pazartesi

Kaptan Venüs 06 / Taş Devrindeki Güzel

Çizgi roman maceramız hızla devam ederken yeni bir Kaptan Venüs sayısıyla daha karşı karşıyayız. Malum, güzel olduğu kadar çekici ve iş bilir kahramanımız Venüs’ün kendine has bir tarzı ve tavrı var. Biz de böyle nev-i şahsına münhasır bir kişiliği hem tanımış hem de tanıtmış olmaktan ayrıca bir mutluluk duyuyoruz. Zaman ilerledikçe, çizgi roman tarihinin derinliklerine doğru yaptığımız bu yolculukta daha pek çok kendi has tavrıyla göz dolduran kahramanla tanışacağımıza eminiz. Ama şimdilik eldekilerle yetinmek durumunda ve zorundayız. O nedenle, buyrun Kaptan Venüs’e…

Taş Devrindeki Güzel

Maceranın adından da anlaşılacağı üzere Kaptan Venüs bu kez de taş devrine yolculuk yapıyor. Ama o yolculuğa geçmeden hemen önce belirtelim ki bu sayının ilk sayfaları geçen sayıda yarım kalan maceranın sonundan oluşuyor. Kıyamet Günü macerasının nefes kesen bitişi ile birlikte Taş Devrindeki Güzel de üstüne size çok iyi gelecek.

Yeni macerada Dünya tarafından bilinmeyen Romulon gezegeninden ayrılan Venüs ve Ray, yakıtı tükenen gemileriyle tam da uzayda sürüklenecekleri anda bir dünya gemisi yardıma gelir ve kahramanlarımızı kurtarır. Gemide bulunan Kaptan Orion aynı zamanda da Venüs’ün sevgilisidir.

Birlikte dünyaya döndükten sonra, Profesör Sinüs (gülmeyin, adamın hem de koskoca Profesör’ün adı bu) yeni görevi kapsamında Venüs’ü taş devrine gönderme hazırlıkları yapar. Esasen gidecek olan Venüs’ün kendisi değil bilincidir ki çizgi romanda bu “kişiliğin” olarak belirtilmiştir. Taş devrinde “molekülsel” olarak (moleküler’in eski adı olsa gerek) birleşip ikinci ve geçici bir beden oluşacaktır.

Uygulamada ya da kurguda biraz aksaklıklar olsa da fikir olarak çizgi romanda, sinemada, bilim kurgu edebiyatında çokça kullanılmış bir konuyu ele alan macera devamında oldukça başarılı. Taş devri diyoruz, orada nelerle karşılaşacağını varın siz hayal edin.

Sınırlı imkanlarla, popüleritenin az olduğu dönemlerde hem de 12 Eylül’ün hemen öncesindeki zamanda üretilmeye çalışılan Kaptan Venüs daha önce de bahsettiğimiz üzere aksayan yanları çok olmakla birlikte, birçok açıdan da önemli bir karakter ve çizgi romandır. Eh siz de bir zahmet hakkını verin! 

Boş durmayın, okuyun!



18 Ekim 2020 Pazar

Diabolik 07 / Öldüren Miras


Hayatımızdaki sıradan günlerden biri ve yeni bir Diabolik ile yayındayız. Öyle böyle derken baktık ki pek çok mesafe kat etmişiz. Ardımızda 20’den fazla çizgi roman sayısıyla bir yerlere gelebilme aşamasında attığımız adımları sıklaştırmışız. Umudumuz o’dur ki bu çabamız kendi adımıza boşa gitmeyecek, hak ettiği değeri kendi içinde de olsa görecektir. Bunların hepsini bizi oradan oraya sürükleyen zamana bağlı tabi. Biz de olan bitenlerin tamamını zamana bırakıp keyfimize bakacağız.

Öldüren Miras

Onca duygusal lafın ardından suç dehası Diabolik’in yeni macerasının tanıtımını nasıl yapacağımız konusunda en ufak bir fikrimiz de yok ama bir yerlerden başlamak gerekiyor elbette. 

Klervil (yüksek ihtimalle Clearville ya da Claireville olsa gerek) şehir mezarlığında kuyumcu dükkanı sahibi Elio Donner’ın cenazesi sırasında başlıyor yeni serüven. Peşi sıra gelişen olaylar vasiyetin açıklanmasıyla gelişiyor. Donner’ın tüm mal varlığı ikinci karısı ve kızı arasında paylaştırılırken, Donner’ın damadı bir kenarda sinsi planlar yapmaya başlıyor. Zira mirastan payına düşen tek şey sevgili karısı.

Aile içi entrikaların arasına bir de Eva ve Diabolik’in girdiğini düşünün şimdi. Tabi ki tadından yenmez bir maceraya dönüşüyor her şey.

Zamanında Günaydın Gazetesi olmasaydı elimizde şu an Türkçe Diabolik adına pek fazla şey olmayacağı gerçeğinden yola çıkarak gazeteye ve bu çizgi romanı ücretsiz promosyon olarak vermeyi planlayanlara teşekkürü bir borç biliyoruz. Onlar olmasaydı Diabolik bizimle olmazdı gibi bir durum bu.

Planlarımızda daha önce bahsettiğimiz gibi Diabolik’in ülkemizde yayınlanmamış sayılarını da çevirmek var ama bu uzun ve sor bir yolculuk. Ön çalışmaları başlayan bu projenin gelişimi hakkında yeni bilgiler ve durumlar oluştukça paylaşmayı düşünüyoruz.

Bu projede yardımcı olmak isteyenler olursa biz desteği kabul etmeye hazırız. Ulaşmak da çok kolay malum.. Yorum kısmına yazabilir ya da yan tarafta bulunan iletişim formunu kullanabilirsiniz. Projeyi hızlandırmak, daha fazla sonuç ortaya çıkarabilmek için her türlü desteğe bolca ihitiyacımız var. Çizgi roman okurları da yardımseverlik konusunda oldukça gelişkin duygulara sahiptirler, o nedenle bekliyoruz…

Boş durmayın, okuyun!

17 Ekim 2020 Cumartesi

Zorro - Alfa Yayınları 08 / Ölü Veya Diri


Serinin sonuna son bir adım kala Zorro’nun 8. Sayısıyla paylaşımdayız. Her macerada olduğu gibi Zorro’nun bu serisine ait maceramız da çok kısa süre içerisinde son bulacak. Bir yandan durumun hüznüne kapılırken diğer yandan bir işi başarmanın, sonuna varmanın haklı sevinci ve gururunu yaşıyoruz. Bu devamlılığı uzun süre sağlayabilmeyi umuyoruz. Yeri gelmişken, daha önce de belirttiğimiz gibi bu serinin sonuna geliyoruz ama Zorro maceraları bitmiyor. Maskeli kahramanın farklı yıllara ait maceralarını, çizgi romanlarını paylaşmaya devam edeceğiz.

Ölü veya Diri

Yeni sayının konusu aslında bir önceki sayının devamını geliştiriyor. Ölü veya Diri macerasında bir önceki sayının kaldığı yerden macera devam ederken dört nala Maksvell City (Maxwell tabi ki)’e dönmeye çalışan kahramanımız yolda dinlenmek için durduğu terkedilmiş kasabada bayıltılır. Ayıldığında maskesi çıkarılmıştır ve kendisini bayıltan kişi asıl sürprizidir işin.

Konu karmaşıklaşmadan hemen önce Zorro’yu bu hale getiren kişinin hikayesini kısa bir şekilde öğreniriz. Sonrası da malum.. bolca entrika, kahramanlık, silah sesleri, yumruklar ve daha neler neler. Ölü veya Diri isimli macerayı da beğenerek okuyacağınıza eminiz.

Belirtmekte fayda var. Geçen sayıdan gelen macera kısa sürede sona eriyor ve yeni macera Bir Hainin Kaçışı başlıyor peşi sıra. Ki o da bitip ardından başka bir kahramanın, daha önce de Zorro sayfalarında ek olarak tanıştığımız Honda’nın kısa macerası başlıyor.

Özetle bir çizgi romanda 2 kahraman ve 3 hikaye okuyuruz. Daha ne ister ki bir çizgi roman okuru..?!

100 yıldır popüleritesinden pek fazla bir şey kaybetmeden, kimi zaman filmleri, kimi zaman dizileri, kimi zaman kitapları ya da çizgi romanları ile öne çıkmayı hep başarmış kahramanımız daha çok uzun yıllar maceralarına devam edecek gibi görünüyor.

Her ne kadar teknoloji çağını bile geride bırakacak bir duruma gelmiş olsak da hayal gücü ve isteklerimiz daha basit ve naif çalışmaya devam ediyor. Elimize bir western ya da bizdeki popüler adıyla “kovboy” çizgi romanı alıp okumak bize çok büyük bir keyif veriyor. Neyse…

Boş durmayın, okuyun!



16 Ekim 2020 Cuma

Kaptan Venüs 05 / Kıyamet Günü


Günler günleri kovaladıkça kışa doğru emin adımlarla ilerliyoruz. Bütün umudumuz bu kışın en azından olması gerektiği gibi bir kış olacağı yönünde şekilleniyor. Kar yağsın, az yüzümüz gülsün, pandemi bitsin… Hepsini ve asıl sonuçları zaman gösterecek. Ama o zaman gelene kadar biz de elimizden geleni yapalım derdindeyiz. Hem sokaklarda maskeli süvari modunda dolaşırken, hem de evde çizgi roman okurken.

Ha bu ikinci konuyu pek merak etmeyin! Elimizde kışı iyi geçirmenizi sağlayacak pek çok çizgi roman bulunuyor. Eskileri toparladığımız gibi yenileri de çevirme işleri devam ediyor. Yakında hem de çok yakında diyebileceğimiz zaman içerisinde daha önceleri hiç okumadığınız çizgi roman sayılarını sizinle buluşturmayı planlıyoruz.

Kıyamet Günü

Bozulan uzay gemisi ile daha önce hiç görmedikleri bir gezegene inen Kaptan Venüs ve robot Ray, gezegende 2 farklı devletin var olduğunu zamanla öğrenmişlerdi hatırlarsanız. Romulon gezegeninde geçen bu hikayedeki 2 devlet birbiriyle uzun yıllardır düşmanlardı.

Kıyamet Günü adına pek uygun olmayan şekilde gezegendeki iki devlet arasında arabuluculuk görevine soyunan Kaptan Venüs bu konuda başarılı olabilecek mi? Yoksa yine işler karma karışık bir hal alıp Venüs’ü bambaşka maceralara mı sürükleyecek? Okuyunca anlarsınız bu kısmı… :)

5. sayıya kadar gelmişken Kaptan Venüs hakkında hepimizin artık bir fikri oluşmuş durumdadır umarız. Daha önceki tanıtımlarda anlatmaya çalıştığımız gibi ender kadın çizgi roman kahramanlarımızdan biri olma gibi özelliğe sahip olmasının yanında cüretkar giyimi ve bazı baştan çıkaran sahneleriyle de öne çıkıyor.

Ama bu bahsettiklerimiz kesinlikle hikayenin ve kurgunun önüne geçmiyor. Kolayca anlaşılacağı üzere, ticari kaygılar güdülerek tasarlanmış ve cüretkarlığını bu tasarıdan alan Venüs, yurt dışında Pulp diye tabir edilen çizgi romanlara yakın gibi dursa da aslında anlatılan hikayeleri ve kurgusuyla Pulp’tan tamamen uzaklaşıyor. Özetle “ucuz” diye tabir edebileceğimiz Pulp’ın hemen kıyısında ama kaliteden ve Ali Recan estetiğinden ödün vermeden dimdik ayakta duruyor Kaptan Venüs.

Hak ettiği yeri zamanla elde edeceğine adımız kadar eminiz. Bu konuda desteklerinizi Kaptan Venüs’ten esirgemeyin!

Boş durmayın, okuyun!

15 Ekim 2020 Perşembe

Diabolik 06 / Sahte Milyarder


Farkındaysanız eğer, sokakta artık hepimiz birer maskeli kahraman gibi dolaşıyoruz. Covid-19 pandemisi bize bu garip ama bir o kadar da doğru davranış biçimini beraberinde getirdi. Gerçi, kendine fazlasıyla güvenip delikanlılığa toz sürdürmeyenler de yok değil aramızda. Bu davranışın uzun vadede kötü sonuçlar doğuracağını bugüne kadar yaşananlardan ve ölü sayısından anlayabiliyoruz. Hala anlamamış olanlara nasıl anlatacağımızı ise bilemiyoruz. 

Hep birlikte bu süreci yaşayıp göreceğiz. O arada siz kendinize dikkat edin…

Sahte Milyarder

Diabolik’in Günaydın Gazetesi eki olarak yayınlanmış olan 6. Macerası Sahte Milyarder adını taşıyor. Hikayenin başlangıcında hemen anlayacağınız üzere, Edvard Flayser (şu isimleri Türkçe yazma olayı da bir garip geliyor hala bize) hakkında araştırmasını tamamlamış olan Diabolik ve Eva evin salonunda oturmuş Flayser’in eve gelişini yerleştirdikleri mikrofonlar yardımıyla dinliyorlar. 

Amaç basit.. Flayser’i soymak! Zira adam yakın zamanda 1 milyarlık bir tabloyu gözünü kırpmadan satın almış. Doğal olarak da ikilimizin radarına takılmış. Fakat işler Diabolik’in beklediği gibi gitmiyor ve dinleme yaptıkları sırada Flayser’in evindeki başka bir kişinin Flayser’i öldürdüğüne tanık oluyorlar. 

Her zamanki soğukkanlılığını kaybetmeden ve olaya işine gelecek hale gelmeden müdahale etmeyen kahramanımız dinlemeye devam ettikçe ortaya farklı ve ilginç durumlar çıkıyor. Macera, aksiyon, entrika, üç kağıt, dolandırıcılık ve hırsızlık seviyesi üst düzeyde olan Sahte Milyarder macerasını bir solukta okumamanız için hiçbir sebep yok. Zaten başladığınızda çizgi romanı bitirmeden bırakamayacağınızı siz de anlayacaksınız.

İtalya’da ortaya çıkan Fumetti Neri akımının öncüsü Diabolik, bizim gibi eski kafalılar arasında hala en iyilerden biri. Yeni dönem maceraları çağa ayak uydurmuş olsa da kendi çizgisinden taviz vermeden, kendi özgün hikayeleri ve başarılı çizimleri ile yoluna devam ediyor. Gönül ister ki tüm maceralarını içeren bir basılı arşive sahip olalım ama 800 küsürlere varmış yayın listesiyle bu pek mümkün görünmüyor. Hem bunu yayınlayacak bir yayınevinin ortaya çıkması zor hem de yayınevi ortaya çıksa bile Diabolik’in tüm maceralarını tek tek satın alacak çizgi roman severleri bir araya toplamak zor. Zor çünkü maliyeti karşılamak çok zor. Neyse…

Boş durmayın, okuyun!

14 Ekim 2020 Çarşamba

Zorro - Alfa Yayınları 07 / Yağlı İpin Ucunda

Sonbahar tutarsızlıklarını yaşamaya başladığımız günlerde, hem de Covid-19’un gölgesinde ayakta kalmaya çalıştığımız, hayata tutunmak için elimizden gelen tüm çabaları sarf ettiğimiz doğrudur. Kimi zaman umutsuzluklara kapılsak da çoğu zaman hayata tutunabilmenin önemini kafamızdan atmadığımız, atamadığımız da bir gerçek. Yeni normale alışsanız iyi edersiniz, zira belli ki pek hoşumuza gitmese de uzun süre bu “normal” ile yaşayacağımız ortada.

Yağlı İpin Ucunda

İç karartıcı gibi gelen bu girişin ardından gelelim Zorro’ya ve onun yayınladığımız yeni macerası Yağlı İpin Ucunda’ya. Maceramız Kansas’ta, Colby kasabasının biraz dışında başlıyor. Ted Ariston ya da bizim bildiğimiz ve daha çok sevdiğimiz adıyla Zorro, yeni bir maceraya doğru yol alırken başlıyor.

Adamımız o kadar şanslı ki yolda karşılaştığı iki kişi haydut çıkıyor. Hatta kahramanımız haydutlardan birini yakından tanıyor. Hikaye geliştikçe heyecan ve entrika dozu da bir hayli artıyor.

Bir önceki Zorro paylaşımımızda Alfa Yayınları’ndan çıkan serinin sonuna yaklaştığımızı söylemiştik. Geriye kalan 2 macera, Ölü veya Diri ile Cooper Kalesi bir aksilik olmadığı takdirde bu hafta sonu yayınlanmış olur. Bu da bu serinin gerçekten sona geldiğini gösterir.

Ardından planladığımız 2 farklı Zorro serisi daha var. İlki Lady Rawhide ile team-up maceralarından oluşuyor ki sadece 3 sayılık bir macera. Zamanında Aksoy Yayıncılık tarafından yayınlanmıştı, bilen bilir. 90’lı yıllara ait bir çizgi roman olduğu için daha kaliteli çizimlere ve çizimlerde kadın bedeninin daha cüretkar kullanıldığı sahneler sahip olduğunu söyleyelim. Kadın bedeni kısmını “çok önemli” kabilinden söylemedik elbette, sadece çizgi romanı tanımlayabilmek adına kullandık. Aşırılıklar filan beklemeyin yani bu seride.

İkinci seri ise daha eski tarihli. 1959 yılında ülkemizde yayınlanmış maceralardan oluşuyor. Çizgi roman tercihi olarak biraz eski ve belki genç yaştakiler için gereksiz bir tercih gibi gelebilir ama hem ülkemizdeki bu türün gelişimini, tarihsel dönüşümünü anlatmak / anlamak adına hem de kahramanların farklı yapıda ama aynı mantıkla hazırlanmış maceralarını eksiksiz tamamlamak adına hepsini yayınlamayı, paylaşmayı özellikle tercih ediyoruz. 

Boş durmayın, okuyun!

12 Ekim 2020 Pazartesi

Kaptan Venüs 04 / İşkence



Dijital çizgi roman arşivimiz genişledikçe yayın sırasına giren eski, yeni pek çok çizgi roman da ortaya çıkıyor. Bu çizgi romanların bir kısmı eskiden beri bildiğimiz, hatta bazılarını neredeyse tamamen unuttuğumuz, bir kısmı “bir ara görmüştüm ama okuma fırsatım olmamıştı” türüne girenler, orijinallerini görüp de “keşke Türkçe’de de olsaydı” dediklerimiz ve daha önce hiç karşılaşmadığımız ama tam da sevdiğimiz tarzların içine giren pek çok kitaptan oluşuyor. Yani bu bir okyanus ve biz daha ayak baş parmağımızı bile suya tam olarak sokabilmiş değiliz.

Zamanla büyüyüp gelişecek, farklılaşacak ve elle tutulur gözle görülür bir hale geleceğine olan umudumuz tam. Desteklerle buna ulaşacağımıza da eminiz.

İşkence

Bu günün çizgi roman klasiği yine Kaptan Venüs. Zamanında Alfa Yayınları tarafından 28 fasiküllük bir dizi olarak yayınlanan Venüs’ün maceralarını sevdiğinizi ve takibe devam edeceğinize canı gönülden inanıyoruz. Daha önce de sık sık üzerinde durduğumuz, bahsettiğimiz gibi ülkemizin “kadın kahraman” konusundaki en iyi belki de doğru düzgün tek işi diyebiliriz Venüs için. Tabi yine hazırlandığı ve  yayınlandığı yılları düşünerek söylüyoruz bunu.

Yeni maceramızın adı başlıkta da görüldüğü gibi İşkence. Bir önceki sayıda uzay gemisi bozulduğu için daha önce hiç bilinmeyen bir gezegenin denizine iniş yapmak zorunda kalan Kaptan Venüs ve robot Ray, Güney Romulon Devletine bağlı Zag tarafından kurtarılmıştı. Tabi bu kısa özete sığmayacak şekilde keyif veren bir hikaye tadında gelişmişti bütün olaylar.

İşkence adlı maceranın başı biraz saçma gibi gelecektir okuyucuya. Zira konuşan kayalar ile başlıyor ama az sabredip okumaya devam ederseniz kayaların nasıl ve neden konuştuğunu anlarsınız. Bu arada Ölüm Gözü adlı tarayıcı ve gözlemci robota da dikkat edin. Mutlaka bir yerlerden tanıdık gelecektir.

Hikaye, adından da anlaşıldığı şekilde bir duruma doğru sürüklendikçe Venüs ve Ray ile eğlenceli zamanlar geçireceğinize eminiz.

Bu noktada, çizimleri güzel ama 40 yıl öncesinin çizgi romanı olduğu için bazı yavan kalan yerleri olduğunu belirtelim Kaptan Venüs’ün. Özellikle teknolojik aletler konusunda bir hayli geride kalmış fikirlere sahip. Zag’in uzay gemisi buna en iyi örnek. Ama takılmayın bunlara, hayat kısa, önemli olan hikayenin güzelliği.

Boş durmayın, okuyun!

Diabolik 05 / Yıldırım Kurbanları


Günler günleri kovalar, zaman hızla akıp gider. Dünya değişir, evren değişir, insan değişir… 20. Çizgi romanı yayınlıyoruz diye gaza geldik doğal olarak, etkili bir giriş yapalım istedik. Kısa sürede ve mümkün olduğunca art arda yayınlamaya çalıştığımız eski çizgi roman sayıları ile yeni bir dijital arşiv kurma sevdasının sonucu ve istikrarının kanıtı olan 20. Çizgi romanımızın Diabolik olması da ayrıca bir gurur kaynağı bizim için. 20’yi katlayıp 100 hatta 1000 ve hatta hatta 10.000 yapmayı umarak hem yeni bir güne hem de yeni bir sayıya daha en sıcak duygularımızı ve selamlarımızı iletiyoruz.

Yıldırım Kurbanları

Daha maceranın başında Eva ve Diabolik (ya da diğer adıyla Kara Şeytan, ki hala komik geliyor bu isim bize) birlikte eve dönüyorlar. Canı sıkkın olan Eva’ya moral vermeye çalışıyor Diabolik. Ve kısa süre sonra da eve dönüyorlar. Sorun eve dönmeleriyle birlikte başlıyor. Evde Diabolik’e ait ne varsa hepsi çalınmış durumda. İkisi de şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar elbette.

Eh, suç dehasını soymak da ilginç bir durum tabi. Yıldırım Kurbanları adındaki genişliğe rağmen dar bir hikaye aralığında geçiyor. Az ve öz ama Diabolik’e yakışır zeka ve karmaşayı da bol bol içeriyor.

Daha önceki Diabolik maceralarında olduğu gibi Yıldırım Kurbanları macerasını da beğenerek okuyacağınıza eminiz.

Boş durmayın, okuyun!

11 Ekim 2020 Pazar

Zorro - Alfa Yayınları 06 / Siuların Sonu

Western tarzı çizgi romanların medar-ı iftiharlarından Zorro’nun 6. Sayısı karşınızda. Alfa Yayınları’ndan çıkan 9 sayılık listenin de neredeyse sonuna yaklaşıyoruz. Ama endişelenmeyin! Hem Türkçe basımı daha önce 1959 yılında yapılmış 12 sayılık bir seri, hem 1963 yılında yayınlanmış 7 sayılık bir seri, hem 3 sayılık bir Zorro ve Lady Rawhide serisi ve hem de yeni çevirileri sırada bekliyor. Yani daha çok uzun süre Zorro ile birlikteyiz. Zevk alacağınızı, eğleneceğinizi umuyoruz.

Siuların Sonu

Adından da anlaşılacağı gibi tarihsel bir soruna parmak basan Siuların Sonu adlı macera kısa bir kurtarma sahnesiyle başlıyor. Bir Amerikan yerlisi tarafından kurtarılan beyaz adam hep olduğu gibi “kalleşlik” eder ve olaylar gelişmeye başlar.

Maskeli kahramanımız Zorro’nun da hikayeye dahil olmasıyla birlikte çizim tarzı zayıf olsa da kayda değer bir hikaye ve anlatım ortaya çıkar. Bizim bu seride belki de en çok sevdiğimiz sayı bu oldu. Daha naif ve gerçekçi bir yapıda olması bizi etkilemiş olmalı. Aynı etkiyi sizin üzerinizde de yaratacağına oldukça eminiz.

Her Zorro macerasında olduğu gibi kötü adamların yanında kahramanımızın kurduğu dostluklar da burada mevcut. Kahramanlığı kahramanlık olarak değil de mecburiyetten, şartlardan dolayı yapmak zorunda kalan kahramanımızın kişisel özellikleri yanında ilkelerine de sıklıkla rastlıyoruz satır aralarında.

Bu serinin bitiyor olması bizi bir yanıyla üzüyor. Zira çizimleri ve hikaye anlatımı oldukça iyi bir seri. Tabi bunu günümüz çizgi romancılığı, çizimleri ve anlatılarıyla karşılaştırmadan, yapıldığı ve yayınlandığı dönem içerisinde düşünmek gerekiyor. Aksaklıkları, eksiklikleri karşılaştırma yapıldığında hemen ortaya çıkabilir ama gelişme aşamasında olan bir yazın, anlatım biçiminden bahsediyoruz burada. Hatta, 1. Ve 2. Dünya savaşlarının hemen öncesi ile başlayıp hemen sonrasına tarihlenen pek çok çizgi romanda bulacağınız farklılıkları, yanlışlıkları ve eksiklikleri görmezden gelmeyi ve okumayı öneriyoruz.

Tarihsel gelişimi güçlükler altında gerçekleşen bu türün ve bu örneklerin bir bakıma ayakta alkışlanması gerekiyor aslında. Zor zamanlarda, hayal güçlerini kaybetmeyen bütün yazar ve çizerleri ve onlara güvenen yayıncıları sessizce ve duyguyla alkışlıyoruz.

Boş durmayın, okuyun!

10 Ekim 2020 Cumartesi

Kaptan Venüs 03 / Bilinmeyen Dünyalarda


İstikrarlı bir şekilde devam ettiğimiz ve ettirdiğimiz çizgi roman paylaşımlarına bugün de devam ediyoruz. Bazı sorunlar yaşadığımız Zembla’ya kısa bir ara verdiğimiz için Zorro, Diabolik ve Kaptan Venüs ile daha sık buluşacağımız kesinleşti. Diğer yandan bu bize de zaman kazandırıyor, çünkü yayın planına aldığımız ve çevirileri devam eden birkaç taneden fazla çizgi roman için vakit bulabiliyoruz. Umuyoruz ki planladığımız şekilde devam ederek en kısa süre zarfında eldeki çevirileri bitirerek paylaşmaya başlarız.

Bilinmeyen Dünyalarda

Türk çizgi romanının nadide kadın kahramanlarından, adını aldığı Yunan tanrıçası Venüs’ten daha bile güzel olan Kaptan Venüs’ün yeni macerası Bilinmeyen Dünyalarda ile karşınızdayız. 

Bir önceki maceranın sonunda kaldığı zor durumdan kısa sürede kurtulan Venüs, kayıtlarda olmayan ve bilinmeyen bir gezegendedir. Sorunlar birbirini kovalarken Venüs ve robot Ray çözümleri birbiri ardına sıralar. Hikayenin bir yerinde ise yeni biri ile tanışırlar ve konu akar gider.

İlk iki sayıya oranla biraz sade ve yavan görünse de Bilinmeyen Dünyalarda aslında oldukça geniş kapsamlı ve etkili bir hikayeden oluşuyor. Tabi 1978 yılında aynı anda pek çok işle birden uğraşmak zorunda kalan Ali Recan’ın enfes anlatıcılığı ve çizimleriyle de göz dolduruyor.

Genel olarak pek çok çizgi roman okuru tarafından hak ettiği değer verilmeyen Ali Recan ve Kaptan Venüs zaman zaman ağır şekilde eleştirilse de temele bakıldığında zorluklarla çevirili ve neredeyse insanüstü diye tabir edilebilecek bir çabayla ortaya çıkarılmış, üretilmiş işlerden biridir. Türk çizgi romanının gelişmesi için eline geçen her fırsatı ve fikri değerlendirmeye çalışan Ali Recan’ın çabalarıyla çok uzun süreli bir ömrü olmasa da önemli atılımlardan biri olarak tarihe geçmiş olması önemli bir noktadır.

Yüzbaşı Volkan gibi bir karakterin yanında çok ciddiye alınmasa da Kaptan Venüs de çizgi romanın özellikle de bu topraklarda üretilen çizgi romanın köşe taşlarından biri olarak kabul edilmelidir. Özellikle de günümüzde bu tip çaba ve ürünlerin pek fazla olmadığını da göz önünde bulundurursak ağır eleştirilerin doğru şekilde yapılmadığını da anlamış oluruz.

Boş durmayın, okuyun!

9 Ekim 2020 Cuma

Diabolik 04 / Çalınan Maske


Dijitalleşen dünyada, mecburiyetten kaynaklı olarak biz de arşivleri dijital ortama aktarmak zorunda kalıyoruz. Bu bir yanıyla üzücü ve can sıkıcı bir durum olsa da diğer yandan bakıldığında ise hem yer kazandırma hem de her an her yerden kolayca ulaşma konusunda da büyük bir rahatlık sağlıyor. Elinizin altındaki 1000 tane çizgi romanı her yere götürmenin tek yolu dijital bir arşiv oluşturmaktan geçiyor.

Biz de hem kendi adımıza bu arşivi oluşturmak hem de başkalarının dijital çizgi roman arşivine katkı sağlayabilmek adına çıktığımız yolda her gün yeni bir çizgi roman ile desteğimizi esirgememeye çalışıyoruz.

Çalınan Maske

Yukarıda bahsettiğimiz küçük çabanın ürünlerinden biri olan Diabolik Türkçe arşivinin oluşması için yeni sayı olan Çalınan Maske’yi beğeninize sunuyoruz.

Akşam yemeği öncesi Kuyumcu Morgan’ın maskesini yeni bitirmiş olan Diabolik ve Eva yola çıktıklarında başlarına basit ama çetrefilli olaylara dönüşecek bir durumda kalacaklarını hesaplayamıyorlar. Akşam yemeği öncesi olduğu için yoldaki bir restoranda yemek yemek için durduklarında Diabolik’in arabası, içinde Morgan’ın maskesi olduğu halde çalınır. İşin karmaşası ve bizim açımızdan eğlencesi de heyecanı da bu noktadan sonra başlar.

Gittikçe derinleşen ve farklılaşan bu olay örgüsü Diabolik ve Eva’nın başına büyük işler açar. Ama hey.. adam efsanevi bir anti-kahraman.. tabi ki sonuç onun lehine olacaktır, pek çok zaman olduğu gibi.

Yayınlamakta olduğumuz, daha önceleri Günaydın Gazetesi eki olarak verilen ve adı sırf ticari kaygılarla Kara Şeytan olarak değiştirilen Diabolik’in Türkçe maceraları sınırlı sayıda. Amacımız arşivi genişletmek üzerine kurulu olduğu için Diabolik’in yayınlanmamış sayılarını da orijinal formatında ama Türkçe olarak yayınlamayı istiyoruz.

Tabi bunun için bize büyük destek lazım. İtalyanca bilen arkadaşlar ya da Diabolik’in orijinal sayılarını elinde bulunduranlar iletişime geçip bu konuda destek olabilirler.

O eski eğlenceli ve mutlu günlerin çok gerilerde kaldığı dünyamızda, yatakta yatarken sırtımızı dünyaya yüzümüzü duvara dönüp elimize alıp okuduğumuz çizgi romanlarla ayakta kalmaya çalışıyoruz hala. Bu çabanın sadece kendimizi kaybetmemek, yitip gitmemek, başka bir şeye hatta Gregor Samsa’ya dönüşmemek olduğunu belirtmeden geçmeyelim. Neyse, uzattık yine…

Boş durmayın, okuyun!



8 Ekim 2020 Perşembe

Zorro - Alfa Yayınları 05 / Şeytan Avı


Zorro’nun maceralarıyla yayın akışımıza devam ediyoruz. Arada bazı aksaklıklar olmasına rağmen elimizden gelen tüm çabayı göstererek ilerlemeye devam ediyoruz. En azından devam etmeye çalışıyoruz. Şu an ortada pek göze gelen, dişe dokunan bir şeyler yokmuş gibi görünüyor olsa da zaman içerisinde sonuçlarının ortaya çıkacağına eminiz. Blogumuzu takip edenler, çizgi romanları okuyanların sayısı arttıkça daha iyi işler çıkacağına da kefiliz.

Şeytan Avı

Efsanevi kahramanımız Zorro’nun bu macerası çok klasik ve fena halde aşina olduğumuz bir sahne ile başlıyor. Dört nala koşan atların çektiği posta arabası, yerde yatan bir kovboyu gördüğünde yardım etmek için durur. Ama olay görünenden biraz farklıdır. Zira bu klasik anlamda bir posta arabası soygunudur.

Soygun ile başlayan hikaye Zorro’nun da dahil olmasıyla epeyce çetrefilli bir hal alır. Sayfaları çevirdikçe Şeytan Avı’nın ne anlama geldiğini daha fazla anlarız.

Severek okuyacağınıza inandığımız bu sayıda bazı sorunlar bulunuyor, onu da baştan belirtelim. Birkaç sayfasında hatalı taramadan kaynaklı kaymalar, okumayı güçleştiriyor. Hikayenin bütününe etki etmeyen bu sorunu çözmek için epeyce uğraşmamıza rağmen, ne tarayabileceğimiz bir Zorro edisyonu, ne de taranmış düzgün versiyon bulamadığımız gibi bahsettiğimiz sayfalardaki metinleri okumayı da beceremedik. Araştırma ve bulma uğraşlarımız sürerken hikayeyi yayınlamamayı tercih etme yoluna da gitmedik.

Hatalı sayfaları en kısa zamanda düzeltmek için uğraşacağımıza emin olabilirsiniz. Konu üzerine çalışmalarımız hararetli şekilde devam ediyor.

Bu aksiliği telafi etmek adına küçük de olsa müjdeli bir haber verelim istedik. Çeviri çalışmaları hızla devam ederken sona doğru yaklaşan birkaç çizgi romanın olduğunu söyleyelim. İsimlerini tam anlamıyla hazır olana kadar vermemeyi tercih ediyoruz çünkü dünya hali, yarın ne olacağımız belli değil! Ama en kısa zamanda bilgilendirmeleri yapacağımıza inanıyoruz.

Çizgi romanların yine eski ama bu kez Türkçe’ye daha önce hiç çevrilmemiş olanlardan bazıları olduğunu da belirtelim. Maceraların bir kısmının Marvel evreninden olduğunu hatta içinde Spider-Man, Human Torch, Hulk ve Thor gibi süper kahramanların olduğunu da ekleyelim. Zamanla hepsiyle tek tek karşılaştığınızda sevineceğinize eminiz.

Boş durmayın, okuyun!



7 Ekim 2020 Çarşamba

CDisplay Ex / Çizgi Roman Okuma Uygulaması


Çizgi romanları yayınlıyoruz da daha yeni bu dünyayla tanışanlar için bazı küçük noktaları belirtmeyi unuttuğumuzu daha yeni fark ettik. Hadi bu işin kurtları için çok önemli değil, onlar zaten her yolu bilip her türlü okuyorlar da “Yeni Başlayanlar İçin” bahsettiğimiz noktaları arada sırada açıklamakta fayda var. Başlangıç noktası olarak dijital ortamdaki çizgi romanlar nasıl ve hangi programla okunur şeklinde basit bir noktayı seçelim istedik.

CDisplay Ex

Dünyanın en popüler çizgi roman okuma uygulamalarının başında gelen CDisplay Ex, küçük boyutu, Windows ve Android uyumlu versiyonları ve kolay kullanımıyla zaten en baştaki uygulama olmayı hak ediyor.

Cbr, cbz, pdf gibi pek çok çizgi roman formatını destekleyen uygulama arşivinizdeki çizgi romanları birkaç saniye içerisinde hızla yükleyebiliyor. Bilgisayarınızdaki sağ sol tuşlarıyla ileri geri yapabildiğiniz gibi telefon ve tabletlerinizde aynı işlemi sağa sola kaydırarak ya da sağa veya sola tek parmak darbesiyle halledebiliyorsunuz.

Her iki platformda da sayfa büyütme seçeneği mevcut. Yani telefonunuzda ya da tabletinizde görüntü boyutu küçükse ve okumakta zorlanıyorsanız sayfayı yakınlaştırıp uzaklaştırma şansına sahipsiniz.

Ayrıca CDisplay Ex, arşivinizi kapak görselleri ile sıralı olarak gösterebiliyor. Böylelikle okuyacağınız çizgi romanı seçmek sizin için daha kolay.

Başka bir özellik ise özellikle eski çizgi romanları okumayı kolaylaştırıyor. Tarama kalitesi düşük çizgi romanları okurken uygulama ışığını ve zemin ayarlarını değiştirerek hem daha kolay bir okuma hem de neredeyse okunamaz durumda olanı bile rahatlıkla okuyabilme şansına sahip oluyorsunuz.

Uygulamanın ayarlar bölümü tamamen kişiselleştirilebilir bir durumda. Yani bütün ayarları deneme yanılma yöntemiyle deneyip kendinize en uygun olan yapılandırmayı ortaya çıkarabilirsiniz. Malum tableti telefon veya bilgisayar ekranlarının hepsi birbirinden farklı özelliklere ve yapılara sahip. Siz ayarları kişiselleştirerek kendinize, cihazınıza en uygun ayarları seçip daha rahat bir okuma sağlayabilirsiniz.

CDisplay Ex’in ücretsiz olduğunu belirtmeden geçmeyelim. Daha fazla özelliğe sahip olan PRO versiyonu da olmakla birlikte eğer niyetiniz sadece çizgi romanları okumak ise FREE versiyonu bile sizin için yeterli olacaktır. Uygulamanın linklerini aşağıya bırakıyoruz, inceleyip indirebilirsiniz.

Android Ücretsiz Versiyon

Android PRO Versiyon

Windows






6 Ekim 2020 Salı

Kaptan Venüs 02 / Ölüm Noktasından Dönüş



Türk çizgi roman tarihinin ender kadın karakterlerinden biri olan Kaptan Venüs 2. Sayısıyla Dark Rabbit Comics’te. İlk yayınlandığı yıl olan 1978 için fazlasıyla ileride bir çalışma olan Venüs hikayeleri, her ne kadar farklı çizgi romanlardan aşırmalarla ortaya çıkarılsa da övgüyü hak eden işlerdendir.

Ölüm Noktasından Dönüş

İlk sayının kaldığı yerden devam eden bu macera; ismi şu an kulağa son derece saçma gelse de “Profesör Meteor” adındaki dahi ama deli bilim insanı tarafından gemisinde tutsak edilen Kaptan Venüs ile başlıyor. Profesör, göktaşlarını istediği noktaya yönlendirebilmesini sağlayan bir cihaz geliştirmiştir ve isteklerini yerine getirmeleri için Birleşik Dünya Devleti’ni bu silahla tehdit etmektedir. 

Hatta Birleşik Dünya Devleti’nin başkanı ile görüntülü olarak bir görüşme yapar. Görüşme sırasında başkanı ve devleti, Uranüs’teki araştırma üssünü yerle bir etmekle tehdit eder. Başkan “yapma, etme, görüşmeye hazırız” dese de adam deli profesör olduğu için midir nedir, bilinmez, blöf yapmadığını kanıtlamak adına istasyona göktaşlarını düşürür.

Şimdi bu şekilde okuyunca size epeyce saçma gelmiştir tabi de işin aslı öyle değil. Çizgi romanı karşınıza alıp okuduğunuzda takılacak bolca şey bulsanız bile takılmamayı tercih edip okumaya devam ediyorsunuz. Kaptan Venüs’ün en önemli özelliklerinden birinin de bu olduğuna biz ikna olmuş durumdayız. Ne zaman elimizdeki hikayede saçmalıklar bulmaya başlasak, o saçmalıkları özümseyemeden hikayeyi sonuna kadar okuyup bitirdiğimizi fark ettik.

Belli ki adını aldığı Yunan tanrıçası Venüs’ün çekicilik özelliğini de almış Kaptan Venüs. :)

İşe çizgi roman açısından baktığımızda belki de ilk dönem olarak adlandırabileceğimiz yıllarda, Ali Recan tarafından hazırlanan ve Alfa Yayınları tarafından yayınlanan Kaptan Venüs, belirli kalıplara sıkışmış olsa da, ortaya çıkan ve temelde iz bırakanlardan biridir. Yayınlanmasının ardından bunca yıl geçmesine rağmen hala hakkında konuşabilecek çok şeyimizin olması, önümüze çıktığında ya da elimize geçtiğinde anında okuma isteği uyandırması gibi etkilerden kaynaklı olarak başarısının ve varlığının hiç de tesadüfi olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. 

İddialıyız, ilk iki sayıyı okuyup ardından da diğer sayılar ne zaman paylaşılacak diye soracaksınız kendinize..

Boş durmayın, okuyun!



5 Ekim 2020 Pazartesi

Diabolik 03 / Zehir Tüccarı


60’larda başlayan maceralı günümüzde de hala devam etmekte olan efsanevi İtalyan çizgi romanlarından Diabolik’in 3. Sayısı ile karşınızdayız. Oldukça istikrarlı bir şekilde hareket ediyor olmamız bizi de şaşırtıyor ama bu konuda oldukça hevesliyiz ve bu heves de bütün isteğimizi paylaşımlara kanalize etmemize yardımcı oluyor. Umuyoruz ki siz de durumdan memnunsunuzdur. :)

Zehir Tüccarı

3. sayıda Diabolik yine enteresan işler peşinde. Oğlunu arayan bir baba ile başlayan hikayede, oğul Gianni Teren babası tarafından bir arabanın içinde ölü olarak bulunur. Hemen ardından, daha ne olduğunu bile doğru düzgün anlayamayan baba, polis arabasından açılan ateşle öldürülür ve hikaye bu noktadan sonra karışarak akmaya başlar.

Diabolik’in olaya dahil olmasıyla özüme doğru bir çok adım atılsa da iş ancak maceranın sonunda çözülür, her muhteşem çizgi romanda olduğu gibi.

İtalya’nın medar-ı iftiharlarından biri olan Diabolik, günümüzde de devam ediyor demiştik. Ekim ayına girdiğimiz şu günlerde, büyük bir aksilik olmadıysa serinin 884. Sayısı yayınlanmış olmalı. 884 küçük bir sayı gibi gelebilir göze ve kulağa.. Ama her sayıda farklı hikaye ve çizimlerin olduğu bir çizgi romanı 884 sayı boyunca devam ettirmek, hatta okuyucu kitlesi üzerindeki etkisini kaybetmeden devam etmesini sağlamak ve tüm bunları Marvel, DC gibi devasa ticari şirketlerin olduğu bir dünyada yapmak / yapabilmek, güzel Türkçemizdeki en güzel deyimlerden biri olan “g.t ister” lafıyla açıklanabilir ancak.

Spider-man, Superman, Batman, Thor, Hulk ve ismini saymaya kalksak günlerce yazmak zorunda kalacağımız pek çok süper kahraman, kahraman ve anti – kahramanın arasında bunca yıldır, fire vermeden ayakta kalabilmek gerçekten ciddi ve zor bir iş.

Bu noktada hem Diabolik’i ve karakterin yaratıcılarını, hem de onun hala devam edebilmesini sağlayan günümüz yazar ve çizerlerini ve tabi ki Diabolik’e olan bağlılından ödün vermeden yıllardır onu takip eden vefakar ve saygıdeğer çizgi roman okurlarını ayakta alkışlayarak kutluyoruz. Siz, biz, hepimiz olmasaydık Diabolik de bugün olmazdı!

Off, fena gaza geldik Pazartesi günü.. sendroma bağlı olsa gerek.. Her neyse…

Boş durmayın, okuyun!